Yazılacak yazıya ön notlar
Nonlinear time is a possible theory of time where there are no referential points, as if everything in time is either connected or alternatively occurring at the same time, and all possible choices and timelines are available to you.
Tarih ve bilgi insan zihninde kümülatif bir dizgide oluşur ve birbiriyle ilişkilendirilerek anlam bütünlüğü kazandırılır. İnsan medeniyetinin sadece lineer tarih çizgisi üzerinde gelişim kaydettiği ve her bir bireyin tekil hayal kümesinde oluşturduğu dünyayı kollektif bir çabayla gerçekleştirdiği anlatılır. Dolayısıyla insanın tarihsel sürecine ”gelişim” kavramını imleyen pozitif bir anlam dünyası bir ön kabül nitelik olarak atfedilir; bu dünya okumasıyla insan edimine içkin olarak tarihsel gelişime bilim ve teknolojinin insan yaşamına sunduğu katkılar perspektifinden bakılır ve fetişizme varan bilim ve teknoloji övgüleri ve savunması doğal bir yan ürün olarak ortaya çıkar. Ancak insanın lineer tarihindeki yolculuğu her zaman rasyonel bir gelişmeye, iyileşmeye, ilerlemeye karşılık gelmez.
Bu sürecin negatif çağrışımları sadece tekil örneklemelere micro düzeyde bakıldığında ortaya çıkarılabilir. Bunların yarattığı dönüşümlerin ilişkisel çarpım etkilerinin geniş bir zaman dilimine ve toplum yaşamına sirayet etmiş olduğu gözlemlenir ancak bütüne olumsuz etkileri ise lineer tarih gözlüğü takılınca bir anda görünmez olur çünkü hemen onun ardılı ve ürünü olan olumlu bir oluşum dizgesi vardır.

Peki tarihsel gelişime bir lineer kavrama çizgisi üzerinden bakıldığında her şey iyiye doğru yöneliyor ise zamanı bu denklemden çıkarıp her şey tarihsel bağlamından kopuk tekil olgular olarak boş bir uzaya konduğunda ortaya çıkan resim ne olur? Ve bu resim nasıl işimize yarayabilir?
Zamanın var olup olmadığı tartışmalarını, zaman boyutu olmaksızın uzayda değişimin olamayacağı varsayımlarını bir kenara bırakalım ve Platon’un idealar sarmalına düşeceğimizi bile bile bir zihin oyunu oynamaya cüret edelim. Zamanı çıkardığın zaman gerçekten boyut eksilir mi? Yoksa çok boyutluğun kapısını mı aralar? Saçma ama denemeye değer bir çaba.
Yazı için öncelikli Sorular:
İlk adım olarak insan zihninden tarihi ilişkilendirme boyutunu çıkardığımız zaman:
Ortaya çıkan dünya üstü yaşam kütüphanesi nasıl bir şey olur?
Her şeye kendi bağlamında iyilik ve kötülük, olumluluk ve olumsuzluk veya farklı değer setleriyle bakıldığında insan zihni nasıl işlerdi?
Hangi zaman diliminden yer aldığı bilinmeyen her şey gibi indigenous yaşam bilgisi ve bilgeliği günümüz yaşamıyla daha ilişkili olabilir miydi? Günümüzün ”modern” yaşamının sorunlarına bir cevap olabilir miydi?
O dönemin (indigenous) kollektif değer setleriyle günümüzün kollektif değer setlerinin birbirinden bu kadar uzak olması (uzak olması: zihnin bu değer setlerini ulaşılabilir bir seçenek olarak havuzunda tutması anlamında) zihindeki zaman boyutunun kollektif benliğin parçalanmasında oynadığı rol olabilir mi?
İnsanın kendi benliğinin sürekli değişen algısının yaratımında zaman olumsuz bir ritüel gibi mi işliyor?
Zaman olgusunun insanı olumsuzluğa iten bir boyut olarak mı insan zihninde bir işlevi var? Yani parçalanmanın gizli ajanı mı?
Bireyin yaşamının her hangi bir döneminde zaman olgusu iyi ve kötünün ayrışmasında bir nostalji yaratan parçalama boyutu olarak mı çalışıyor? Bireyin yaşamında iyi ve kötünün yaratımı farkında olmadan kıyas mekanizmasına içkin zaman algısı ile mi oluşturuluyor?
Bu yazıda buna bakacağız.
Be First to Comment