Her insan yaşamının merkezini bir ‘ben’ oluşturur. Bildiğimiz ve bir o kadar da bilemediğimiz dünyanın en sanal kavramdırı “ben”. “Ben” nereden bakıldığına göre değişen bir özgürlük yada esaretin kendisi olabilir. Kendini diğerlerinden ayrıştıran bir “özgürlük” veya her şeyden kopuk bir “ben”e hapsolmuş bir “esaret” olabilir.
“Ben”in bu belirsiz ama değişken durumu insanı bir yaşam boyu arayışa, daha iyi olanı aramaya, yaşamını daha iyi yapmanın yollarını bulmaya iter. Bunu nasıl gerçekleştirmeye çalıştığı ise yürünen yolun, verilen mücadelenin mutluluğunu belirler.
Bu dünyada iyi bir dövüşçü haline gelmeniz önemli değil, bu dünyada iyi bir ruhsal rehber olabilmeniz önemli değildir. Önemli olan keyifli bir yaşam sürmenin bir yolunu bulmanızdır. Ve en iyi durumda, diğer insanların da aynı şeyi bulmaları için onları destekleyin. hangi forma sokarsanız sokun, hangi kültürel arka plana koyarsanız koyun tüm mesele budur.
Ana fikir şu ki, çevrenizdeki acıyı azaltmanın bu yolunu bulamazsanız, acılarınız durmayacaktır. Ben olmadan biz olmayı aramanın yoludur bu uzun yolculuğun amacı.
It is not important that you become a good fighter in this world . It is not important that you become a good spiritual guide in this world.
It is important that you find a way to live a pleasant live and in the best case support other people that they also find the same. this is what it is about,. no matter in which form you put it in, which cultural background you put it in.
Main idea is that if you don’t find this way of reducing the suffering of your surrrounding, your suffering won’t stop
Be First to Comment